Evren İnançoğlu
Jouissance
EMAILINstagram

Tavuri

Dün akşam Tavuri’yi izledim. Belgeseli çok beğendim. Sevimsiz ve itici bulduğum bir "suç makinesi" hakkında bir belgesel izleyip de beğeneceğimi tahayyül edemezdim doğrusu. Ama oldu. Usta yönetmen Derviş Zaim yine harika iş çıkardı. Kıbrıslı arkadaşlarımın da dünden beri söylediği gibi belgesel, Kıbrıs Türk toplumuna ayna tutarak çürüme, yozlaşma ve açgözlülükle onları yüzleştirmekte çok başarılı oldu. Hatta o kadar başarılı oldu ki bazı sahneleri izlerken hem hayatın hem de coğrafyanın Gerçeği'nin yıkıcılığına o kadar dolaysız maruz kaldım ki "keşke bu film belgesel değil de kurgu film olarak yapılsaydı" diye düşünmekten kendimi alamadım.

Farklı dönemlerde farklı konuları ele alsa da Elif Şafak'ın Kıbrıs'la ilgili son romanı Kayıp Ağaçlar Adası’nda romanının kurgusuysa tam tersine Kıbrıslılar olarak bizi Kıbrıs'a yabancılaştırıyor. Bu yabancılaştırma da aslında Kıbrıslıların kendi hikayelerini okurken travmatik Gerçekle yüzleşmelerini yumuşatıyor. Bu iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi tartışmasıysa uzar da gider tabii. Derviş Zaim'in belgesele kendini de dahil etmesi benim için ayrıca hoş bir sürpriz oldu. Zaim, gösterim sonrası yaptığı konuşmanın bir bölümünde muhtemelen Jung'un öğretilerine duyduğu yakınlığın da etkisiyle "Ben kötülüğün içinde iyilik var mı diye de baktım. Herkesin bir gölgesi vardır ama her gölgenin yanında bir de iyilik vardır" dedi.

Belgeseli izleyen birçok seyirci Tavuri'nin kötülüğünü ganimet kültürüne, annesinin ve komşularının suçlarını görmezden gelmesine, hatta teşvik etmesine, yanında olmayan babasına, ve sevgisiz büyümesine indirgemişti bile zaten. Kötülükle ilgili bir başka film Joker de tam bunu yapmıştı aslında. Joker'e bir genesis, bir başlangıç yaratmıştı. Joker kötüydü çünkü yoksulluk içinde büyümüştü. Meczup annesinin şiddetine maruz kalmıştı. Babası ortalarda yoktu ve çevresindeki insanlar tarafından hor görülüp aşağılanmıştı. Tüm bunlar Joker'i kötü bir insan yapmıştı. Oysa Christopher Nolan'ın yönettiği Batman Üçlemesi’ndeki Joker bu açıdan çok daha radikal ve çok daha eleştireldir.

Nolan'ın Joker'i yüzündeki yaralarla ilgili herkese farklı hikayeler anlatırken, çocukluğunda yaşadığı bir travma nedeniyle bu hale geldi gibi bir bahaneye sığınmıyor, tam tersine günümüzde tüm kötülüğün nedenini çocukluk travmalarına indirgeyen popüler görüşle dalga geçiyordu. Kötülükle ilgili roman uyarlaması bir başka film Kuzuların Sessizliği’nde de, Doktor Lecter'ın neden bu kadar kötü olduğuna dair "Ona bir şey olmadı. O sadece oldu" deniliyordu. Tavuri de sadece olmuştu. Sevgisizlikten ve ilgisizlikten gelen öfkesini hayatı boyunca yenememişti. Kendi babasını hastanede ziyaret etmemek için bahaneler bulurken, kendi hastaneye düşünce kızını arayıp kendini ziyaret etmemesinden yakınacak kadar da çelişkilerle doluydu. Dostoyevski'nin Suç ve Ceza romanını kendine hediye eden Derviş Zaim'e romanı okuyacağına dair söz vermesine rağmen romanı okumamıştı tabii ki. Zaten Dostoyevski'nin ya da bir başka yazarın kitabını okumak için kendiyle başbaşa kalabilse belki de öznel dönüşümünü biraz da olsa gerçekleştirebilecekti.

Tavuri denizde sektirilen bir çakıl taşı gibiydi. Sekmeye devam ettiği, hareket ettiği sürece varolmaya devam edeceğine, durduğu anda düşeceğine inanıyordu. Nitekim, hapisten çıktıktan sonra ziyaret ettiği kardeşinin artık suç işlemeyi bırakması yönündeki telkinine karşılık "yalan söyleyip kendimizi kandırmayalım. Ben duramam. Enayiler olduğu sürece ben bunu yapmaya devam edeceğim" diyordu. Oysa kendiyle yüzleşmek için yapması gereken durup etrafına gerçekten bakmaktı. Bir kitap okumak, bir film izlemek, bir müzik albümü dinlemek ya da kızıyla dertleşip birlikte güzel vakit geçirmekti. O ise suyun üzerinde sekmeye devam etti, ta ki sürtünmeye yenik düşüp denizin derinliğinin boşluğunda kayboluncaya dek.

Not: Yukarıdaki yazı daha önce 18.09.23 tarihinde yazarın kişisel sayfasında paylaşılmıştır.

Yeni sayımızdan haberdar olmak için kaydolun.
Thank you! Your submission has been received!
Oops! Something went wrong while submitting the form.

YAZILAR

03-Eylül '23

03-Eylül '23

03-Eylül '23